Bir Deli Hikaye Anlatıcısı ..
1- Merhaba Çağla öncelikle seni tanımak hikayeni dinlemek istiyoruz.
Ben bir içerik üreticisiyim, bir hikaye anlatıcısıyım. Hayatım hep bir konuda derdimi anlatmak, üretkenliğimi ortaya çıkaracak projelerin içinde yer almak ile geçti. Koton ve Hepsiburada gibi e-ticaret sitelerine dijital moda içeriği ve pazarlaması alanında danışmanlık yaparken, memleketim Kastamonu’nun coğrafi işareti olan tahta baskıyı (eski adıyla taş baskı) modern tasarımlarımla ortaya koyacağım bir oluşumun içinde olmak istedim. Kastamonu’daki çocukluk yıllarımda özel olarak tahta baskı ile yapılmış masa örtülerinin şeklini deforme eder ve etekler üretirdim. İstanbul Moda Akademisi’nde Moda Tasarımı Eğitimi almaya başladım.
Tahta baskı tekniği ve doğal boyama teknikleri ile dijital baskının aksine sürdürülebilir moda ilkesine uyumlu olarak daha kişiye özel ve uzun süre kullanıma uygun ürünler elde ediyorsunuz. Dolayısıyla kimyasal boyaların daha az kullanıldığı ve atığın daha az olduğu bir tekstil dünyası hayal ederek pamuk gibi muadillerine nazaran %30 daha az su isteyen kenevir hammaddesi ile hazırladığım ürünlere uygulamayı hayal ettim.
Eğitimim devam ederken Osmanlı Döneminde kadınlara özel atölyeler yapılan, tahta baskıyı birleştirecek bir marka kurmak, ürünleri özellikle uzun süre kullanılabilir özelliği nedeniyle çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakmak beni amacıma daha çok yaklaştırdı.
2- Tasarım yapmanın sana kattıklarını bizlerle paylaşır mısın?
Sanırım hep dijital ve masa başı ağırlıklı işlerde çalışırken ellerimizi ve vücudumuzun varlığını unutuyoruz. Anadolu’nun en kadim sanatlarından biri Tahta Baskı, çoğunlukla ayakta yapıyorlar. Elimle belli bir ritimde bir zanaat üretimine girmek beni çok rahatlattı. Sonradan öğrendim, anne karnındayken annenin kalp sesinin belli bir ritimde atması bizi iyi hissettirirmiş. Aynı şekilde elimle ve bedenimle bir ürün ortaya çıkarmak beni çok iyi hissettiriyor. Medidatif bir duygu.
3- Moda, tasarım ve tekstil senin için ne ifade ediyor?
Uzun süre önce kurduğum ödüllü bir markam var. Tamamen vintage ürünler satıyordum. Bence moda çok çabuk değişen bir tema değil, en azından benim hayatımda öyle olmadı. Kıyafetleri birer sanat ürünü olarak görüyorum dolayısıyla, bugün var yarın yok hissiyatı beni mutsuz ediyor. Üzerimde taşıdığım anneanneme ait bir ceket, onunla kombinlediğim bir sneaker, bir hikayesi olan kıyafet ile ortamlarda endam etmek beni mutlu ediyor. Yoksa güzel giyinmek marka giyinmek olmadı hiçbir zaman benim için. Artık tekstil ürünlerinin de kalitesine (anne olduktan sonra özellikle) içeriğine çok dikkat ediyorum. Doğaya olan etkisine, sürdürülebilir bir tektstil ürünü olup olmadığına. Benim için çok fazla dinamiği var moda kavramının.
4- İlham alarak mı yoksa aniden gelen muazzam aydınlanma ile mi tasarımlarını oluşturursun?
Bu anlamda interdisipliner bir insan olmanın ekmeğini yiyorum. Bir film izlerken, örneğin Göbekli Tepe belgeseli, bir araştırmaya başlıyorum, mesela yılanların hikayesini. Ürktüğümüz o hayvanların aslında bir şifa sembolü olması. Sonra yılan deseni çizerken ve bunu kalıp haline getirirken buluyorum kendimi. Birbirini tetikliyor diyelim.
5- Bu süreçte en çok keyif aldığın zaman dilimi nedir?
Birinin üzerinde yaptığım bir ürünü görmek.
6- Genç tasarımcı arkadaşlarımıza tavsiyelerin nelerdir?
Ben Metaverse ve NFT hayatımıza girdiğinden beri CLO gibi 3 boyutlu bilgisayar ortamındaki eğitimlere başladım. Tasarım iş hiç bitmeyen bir öğrenme süreci. Bazen bir girişim kurarken ve yürütürken türlü zorluk çıkıyor önümüze ama maddi manevi bu zorlukların üstesinden gelmek ve farklı kanallardan yaratıcılığımızı farklı eğitimlerle desteklememiz gerektiğini düşünüyorum.
7- Castamono hakkında bizi bilgilendirir misin? Bu markayı kurma fikri süreç ve hedefleri bizimle paylaşır mısın?
Tamamı kadınlardan oluşan Kastamonu Sarı Konak Kooperatifi’nin çalışanlarından aldığım eğitimlerle, Frigyalılara dayandığı düşünülen sanatı klasik formundan çıkarıp modernize ederek dijital ortamda tasarladığım tahta baskı desenlerini, kimonolara, masa örtülerine, eteklere, gömleklere taşımaya bir yandan evde kendim kalıp oymaya ve bu kalıpları tekstil ürünlerine basmaya başladım. Tekstil boyalarının zararlı etkilerinden korunmak için organik boya üretimini denedim.
Tasarım, baskı, dikiş gibi pek çok adımı barındıran tasarım dünyam ev sınırlarını aşmaya başlayınca, evime çok yakın 20 m2 bir atölyeyi kiralayarak 8 Mart Kadınlar gününde markam CASTAMONO’yu açtım. Bir ay geçmeden Avustralya’ya ve Yeni Zelanda’ya sipariş gönderirken buldum kendimi.
8- Sana ulaşabileceğimiz bir sosyal medya hesabı veya mail hesabını topluluğumuzla paylaşır mısınız?
Tabii ki, çok memnun olurum.
Instagram: @castamono
Etsyüzerinden: castamono
caglatuncel@gmail.com
Sevgili Çağla ,
Hikayeni bizimle paylaştığın için çok mutlu olduk.
Sizinde paylaşmak istediğiniz hikayelerinizi dinlemekten ve aktarmaktan büyük keyif alacağımızı belirtmek isteriz. Bize ulaşmak oldukça kolay. Mail adresimiz üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Kniturkey Ekibi
Comments